Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, dün CNN Türk’te TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda yaşanan kavgayı ve yeni eğitim
KAVGA: Komisyonda değildim, İstanbul’daydım. Benim gördüğüm şey, zannediyorum CHP’nin engelleme tavrı ve karşısında da en azından kendisi kadar hakka sahip bir grubu görmemesi AKP’de de bardağı taşıran damla oldu. Bir hafta boyunca onların orada oturuyor olmaları meşru muydu? Türkiye’de bu iş aslında tartışılmıyor, kör dövüşü yapılıyor. İdeolojik olarak birileri bir tarafta durunca öbürleri de ona göre bir tavır almak durumunda kalıyor. Bugün CHP’nin muhalefeti böyle bir muhalefettir.
BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞMİYOR:
Sadece yapısıyla ilgili bir karar veriliyor. Türkiye’de işte 6 ila 18 yaş arasındaki bütün çocuklar 12 yıllık eğitimi almak zorunda kalacaklar, neresi kötü? Dünyanın hiçbir yerinde değil 12 yıllık, 8 yıllık kesintisiz eğitim bile neredeyse yok. 12 yıllık kesinlikle yok, 8 yıllık 1 veya 2 ülkede var onları biliyorum, onun dışında yok. Bunu yaptığınızda imam hatip okullarının da bundan yararlanıyor olmasının ne mahsuru var?
MESLEK DEĞİL İLGİ ALANI:
Seçmeli ders uygulaması şu anda da var. Şu anda 8 yıllık kesintisiz eğitimde biz 2. kademede, yani 6. sınıftan itibaren, 5-6’dan itibaren giderek artan oranlarda seçimlik dersler için uygulama yapıyoruz. Çocuklarımız tam olarak kaç saat seçimlik ders alıyorlar bilmiyorum ama, o uygulamamız var. Bunu daha sistematik hale getireceğiz. 5’inci, 6’ncı, 7’nci, 8. sınıfta her neyse, tüm dünya çocuklarına hangi bilgi ve yetenekleri kazandırmak için uğraşıyorsa, onların hepsini ikinci kademedeki bütün çocuklarımızı kazandırmaya çalışacağız. Ama bu ders seçmeleri de yine meslek seçmek gibi değil. İlgi alanı. Çocuk eğer alan değiştirmek, konu değiştirmek veya program değiştirmek istiyorsa ona da imkan vereceğiz.
İSMİ SBS OLABİLİR: SBS kalkmıyor. Ama SBS ile ilgili olarak öğrenci seçme esasına dayalı sınav yapmayacağız. Biz yine SBS gibi nispeten faaliyetleri ölçen, acaba bizim eğitimimizin niteliği istediğimiz sonuçları veriyor mu diye değerlendiren ve çocukların içinde bulunduğu seviyeyi ölçen, sahip olduğu bilgi ve kazanımları değerlendiren bir sınav yapacağız. Bunun ismi SBS olabilir. Olgunluk sınavı olabilir.
O DİN DERSİ DEĞİL:
“5. sınıftan itibaren seçmeli derslerin arasına Kur’an dersi girecek mi?” sorusu üzerine) Talim Terbiye Kurulu’nda hangi derslere ihtiyaç olduğuna dair şu ana kadar bir çalışma yapmadık. Ama isteğe bağlı din dersi alabilmesi konusunda şu ana kadar genel kamuoyundan olumlu feedbackler geliyor bize. Şu anda Türkiye’de biz birbirimizi aldatıyoruz. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, aslında temel hatlarıyla bakıldığında başka ülkelerde gösterilen din dersine tekabül eden bir ders değil. Başka ülkelerdeki işte daha çok vatandaşlık, sosyal sorumluluk, vatandaşlık bilincinin geliştirilmesi gibi konularda biraz daha dini bir perspektiften verilen bir ders olarak görebileceğimiz bir husus. Ben din dersi denildiğinde, mesela İslam’ın öğretilmesi, Hristiyanlığın öğretilmesini, Museviliğin öğretilmesini veya herkesin kendi dini neyse onu kastediyorum. Bizde öyle bir din dersi yok doğrusu.
İMAM HATİPLER:
Normalde bir mesleki eğitim yetiştireceğiz ama, o mesleki eğitim gerektiğinde başka bir mesleğe ait bir üniteyi de kendi mesleğiyle birleştirebilecek. Bunu da biz lise 2’den sonra planlıyoruz. Sadece imam hatip okulları bir istisna olacak. İmam hatip okulları dini eğitim aldıkları için, dini eğitim lise seviyesinde 4 yıl boyunca almış olsa bile ihtiyaca cevap vermiyor. O yüzden imam hatip okulunu tercih eden bir çocuk varsa, ortaokuldan itibaren ki öyle bir tercih yapabilecek. O zaman ortaokuldan itibaren dini eğitimini alabilecek veya tamamlayacak derslerini alabilecek, onu bir program gibi, ama tercih ettiği. Yani daha ayrıntılı ve yani bir imam hatip okulu programını seçtiğini kabul edeceğiz ve ona öyle bir program vereceğiz. Aleviler de kendi derslerini almak isterlerse onlara izin vermemizin ne mahzuru var? Bir kere kesinlikle imam hatip okulunu tercih eden bir çocuk Kuran dersini alacak zaten, onu zaten alıyor. Kürtçenin de seçimlik ders olmasının ne mahzuru var? Çocuğun yaşını değiştirdiğimiz zaman, müfredatın da ona göre uyarlanması gerekir zaten. Müfredatı değiştirmeksizin bir yaş öne almak çocuklarımıza haksızlık olur.
Başörtüsü iması
Dinçer’e yöneltilen “Ortaokulda bir Kuran dersi seçmeli talep oldu, o sınıfta açıldı. Çocukların kıyafetleri o Kur’an dersinde nasıl olacak?” sorusu üzerine Dinçer, “Şimdi nasıl..?” karşılığını verdi. “Başörtülü” yanıtını alan Dinçer, “Biz bugün kılık kıyafetle ilgili bir yönetmeliği filan değiştirmiş değiliz. Ben çok şaşkınlık içerisindeyim. Özellikle bu kanunla ilgili konular tartışılırken bakın birden bire hangi konular gündeme geldi?” yanıtını verdi.
Üst limit 72 ay oldu
Normal şartlarda biz 60 ila 72 ay arasını çocuğun kaç yaşı olarak değerlendireceğiz diye bir tartışma çıkıyor. Acaba bir çocuk, 5 yıl yaşadıktan sonra, 6. yaşından gün aldığında 6 yaş mı sayılır, yoksa 5 yaş mı sayılır tartışmasıdır bu yapılan bütün tartışmalar. Biz uygulama itibariyle 72. ayını doldurmuş çocuğun 73. aydan gün almışsa ilköğretime kaydını zorunlu olarak yapıyoruz. Ondan önce çocukların gitme şansı yok. Aslında biz bunu eğitim sisteminde okul müdürleri bazen idare ediyorlar çocuğun fiziği gelişmişse yahut da çocuk okuma yazmayı önceden öğrenmişse kayıt falan yapıyorlar. Orada çok katı davranmıyor ama, hukuken 72 aydan önce çocukların kaydı yapılmıyor. Nitekim çocuğunun gelişmiş olduğunu, eğitime gideceğini iddia eden bazı veliler vaktiyle bizi mahkemeye vermişler, mahkeme de 72 ayı alt limit olarak gördüğü için, mesela 70-71. aydaki çocukların kaydının yapılması konusunda engeller çıkarılmış. Şimdi bugün biz 72 ayı alt limit olarak değil, üst limit olarak görmek istiyoruz. Üst limit olarak gördüğümüzde alt limit işte 60 ay.